30 Ocak 2015 Cuma

okumalı kitaplı mim

guguklu'cuğum beni mimlemiş :) o da olmasa imse yüzüme bakmayacak şu blog dünyasında :P
endisine teşekkürlerimi sunup mime geçiyorum hemen :)

1)kitap okumak için evde belli bir yerin var mı??
hayır.. zaten evde olduğum zamanla nadir..tatilden tatile :) evde kitap okuduğum zamanlar daha nadir.. ben de boş bulduğum yerde okuyorum.. tavnarasındaki odamda çok rahat bir kanepe var.. kuş yuvası-koru manzaralı.. orada okuyorum sıklıkla :)

2)ayraç mı yoksa rastgele bir kağıt parçası mı??
ayraç.. kitabın kapağıyla/başlığıyla bilimum herhangi bir özelliğiyle uyumlu ayraçlar.. obsesif olmak zor iş azizim :)

3)kitap okumayı belirli bir zamanda mı durdurursun yoksa belirli bir bölümde mi yada bölüm başında mı?
cümle bitsin yeter.. genelde sayfa da bitiyor ama cümlenin bitmesi asıl hedefim..

4)okurken yemek yemek veya bir şeyler içmek mi?
genelde yanında bir şeyler alıyorum kitabın ama okumaya başlamadan bitiriyorum.. özellikse atıştırmalıksa.. önce tabak bitecek :D :D çay-kahve soğusun diye bekliyor zaten :)

5)kitap okurken tv seyretmek mi müzik dinlemek mi??
müzik.. slow yabancı.. edith piaf önceliğim.. tv izlerken kitaba konsantre olamaz ki insan bee :D :D


6)tek seferde bir kitap mı yoksa birden fazla kitap mı?? 
birden fazla ama mesela birine başlarım, diğeri daha çok ilgimi çeker ona da başlar bitiririm, sonra ilk kitaba dönerim..

7)okurken evde mi yoksa her yerde mi okumayı tercih edersin?
düğünlerde falan okuyamıyorum :( orada okusam her yerde derdim :D

8)kitabın kafanın içinde yüksek sesle okunması mı yoksa sessizce okunması mı??
hiç fark etmiyorum ki o.O

9)önündeki sayfaları okur musun yoksa atlar mısın?
bazen son cümleyi okuyorum.. genelde atlamam.. ama çok sıkıldıysam ileriden okurum sonra geri dönerim..

10)ciltli kitap mı karton kitap mı?
ciltli kitap hayranı olmakla beraber çok da şart değil.. kartonda olur, saman kağıt da olur :)

11)kitap yazıyor musun?
bir tane hikaye başladım.. ama ilerleyemiyorum :/ arada deneme deniyorum.. çok iddalı değilim bu konuda.. 10 üzerinden 6 veririm kendime.. gelişmem lazım :D

ben de okuyan ve canı mim çeken herkesi mimliyorum.. yapacak olanlar daha sonra link atsın :D :D

17 Ocak 2015 Cumartesi

guguklu'dan mim: kendi kitabını yarat

merhaba sevgili dostlar kütüphanesi sakinleri :) bugün bir ilke şahit olarak ailenizin tıpçısı dr.coffee'nin-ben oluyorum kendisi- kendi çapında jet hızında bir mimi cevapladığını görüyorsunuz :D :D
mimi part of the book yaptı, guguklu mimledi.. ben de yorum yaptığı gönderiyi mail ile takibe aldıydım -cam-misket cevap verirse göreyim diye-.. sonra gittim mime baktım ve çok beğendim.. keşke benim olsa iç geçirmesiyle beraber beni mimlese cam misket pek güzel olur diye düşünüyor bir yandan da wattpad'de hikaye okuyordum :D :D
sonra bir baktım ki mimlenmişim :D :D hikayeyi yarım bırakıp mimi cevaplamaya geldim :)
hadi başlayalım!

1)bir kitap yazmaya karar verdiniz türü ne olur?
valla en son aklıma gelen kitap senaryosunda aşk vardı ^.^ ama kitap yazarsam polisye,aşk,gizem karışımı olur sanırım.. ama kurgusal bir tarihi aşk da olabilir.. yani aşk var.. o tuzu biberi :D

2)bu kitabı bir serinin başlangıcı mı yoksa bağımsız bir roman şeklinde mi yazardınız?
seri kitaplara güvenmiyorum.. arada beğenmeme ihtimali olan kitaplar beni korkutuyor ve ayrıca seri yazamayacak kadar üşengeçim :D :D

3)kitabınızın baş karakterinizin yada karakterlerinizin adını ne/neler koyardınız?? 
o biraz karakterimin yaşına ve benim ruh halime bağlı.. yani karaktere verdiğim nesilde hangi isimler meşhur bu önemli.. gidip 60 yaşında dede karaktere berkecan,nene karaktere de ışılsu koyamam demi?? çok kullanılan olmayacak ama duyulan bir isim koyardım ki mesela okur gitti ismi işitti hemen aklına benim kitap gelsin :D :D gayet mantıklı :D

4)her yazarın etkilendiği başka yazar yada yazarlar vardır.peki sizinkiler hangileri?
türüne bağlı.. distopya yazarken sibel eraslan'dan esinlenmem yada aşk yazarken george orwell'ı feyz almam pek etik gelmiyor :D :D
ama özgün olmasını daha çok isterim açıkçası ki daha sonra aman bu yazarı hatırlatıyor falan denmesin arkamda blogger aleminde :D
hoş çocukluğum gülten dayıoğlu ile geçtiği düşünülürse bir iz kalmıştır bilinç altımda mo'dan yadigar :D

mim resimini de koyayım şöyle :)
tamam üşenip mimi çıkaran blogger'ın resmine konmuş olabilirim biraz :D
5)kitabınızın nerede geçiyor olmasını isterdiniz?(ülke,şehir,köy..)yada kitabınız kurgusal bir yer olsaydı orası nasıl bir yer olsaydı orası nasıl bir yer olur?
her yer olabilir.. polisyeyse büyük şehir tercihim olmakla beraber bir dizi cinayetle küçük bir kasabayı da birbirine katabilir oraya.. neyse buradan ekmek çıkacağa benziyor,ileride bir şeyler yazarsam aklımda dursun :D :D

6)kitabınızı ilk olarak kime imzalayıp vermek isterdiniz??
kendime.içine de "sen olmasan ben olmazdım yazardım".. :D :D şaka şaka daha o kadar egoist olmadım korkmayın :D kime verirdim.. bir sürü imzalar, hepsini 1.dereceden yakın tanıdığım-10-15 kişi falan- eş,dost,akrabaya aynı gün kargoya vererek yollardım :D böylece ilk imzalı kitap herkesin olurdu :D

7)gelelim en önemli soruya.kitabınızın adı ne olur??
isim koyma konusunda çok kötüyüm.. kitabıma.. ilgi çekici bir isim koyardım sanırım.. çünkü bakıyoruz ismi,kapağı falan aklımızda kalıyor..bu yüzden iki-üç kelimelik bir isim verirdim.. destan gibi başlıkları sevmiyorum :D

8)sizce kitabınızı en iyi anlatan üç kelime ne olurdu??
kompleks,sürükleyici,harika(!)

evet jet mimin sonuna geldim.. bilinç altı kardeşime teşekkür ediyorum ve okuyan herkesi yapmaya mecbur kılıyorum :D :D ve seni de dr.blue :D

13 Ocak 2015 Salı

son ada - zülfü livaneli

merhaba sevgili kitap dostları -ay böyle eski tv sunucuları gibi oldu :)-
yine uzun yorum arasından sonra pek bir güzel kitapla beraberiz..  bir kitap nasıl kafanıza inip sağ ve sol beyin hemisferi arasında iletişimi arttırır onu konuşacağız.. ben anlatacağım isteyen yorum altında konuşmaya katılacak.. cam-misket'in blogunda da rastlayacağınız gibi çok güzel yorum sohbeti yaparım :D :D neyse konuyu dağıtmayıp kitaba dönelim... 
ben kitabı okuyalı..2 hafta kadar oluyor.. geçen sene -30 aralık :D- eve gitmeden önce almış, evde annemin lanetine uğrayıp, durduğu yerde -çantamın içinde- sıvının biriyle temas edip buruşmuş bütün sayfalarının kenarı T_T hayır ıslak bir yere de bırakmadım ki..
evde kitaba başlama denemelerimin bertaraf edilmesi üzerine ankara-giresun yolunda bana eşlik eden ikinci dost olma hakkını kazanmıştı..


kitap 40 haneden oluşan pek sevimli bir adanın, nasıl zindana dönüşeceği üzerine kurulmuş..
vakti zamanında zengin biri 40 arkadaşını toplayıp taşınmış,dış dünyadan uzaklaşmış..ama ikinci nesil zamanına gelince adaya bir diktatör taşınıyor.. adam basbaya torun tombalak, koruma ordusuyla yerleşiyor.. adsız ülkenin bu cennetten düşme köşesini cehennem bahçesine çevirmek için ilk ağaçlara sataşıyor..aslında martılar yoğun olarak anlatılıyor ama ağaçlarla başlıyor her şey.. sonra belki binlerce yıldır adanın sahibi olan martıları ezikliyor.. ki cidden eziyorlar yumurtalarını T_T ben o bölümleri okurken çok bir üzülmüştüm.. seslerini falan sevmem pek ama zarar verildiği-kitapta olsa- düşüncesi hoş değil..ekolojik dengenin kafayı yemesi üzerine..olaylar olaylar işte :)
kitabın kalanını okuyup görün..bu kadar spoiler yeter.. ama sonu! gerçekten çok güzeldi.. yani ne olabilir, ne olabilir? aklımda bir iki kapanış vardı ama buna yaklaşan yoktu..
livaneli'nin okuduğum ilk kitabı olmakla beraber taa ergenlik zamanlarımda türkçe öğretmeni tarafından tavsiye edilmişti.. çok güzel diye.. hoca biliyor bu işi.. kitap çok güzel,10 numara..
yazarı hep duyup, usta bir kalem olduğunu yorumlardan okuyordum ama bu kadar beklemiyordum.. yani usta denilip çırak bile çıkamayanlar var -benim için en azından-..
bir de tabiri caizse çömez bir yazar gibi yazmaya çalışması.. ama okurken anlaşılıyor ne kadar birikimli bir kalem olduğu..
kurgusu,dili,sürükleyiciliği tam kıvamındaydı..
herkese gönül rahatlığıyla tavsiye edebileceğim bir kitap.. özellikle distopya severler bir de türk bir yazarı deneyimleyin derim :)


kitabın içinde yahya kemal'in yazısı ve yazarın röportajı bulunuyor zaten..öyle olunca bana pek laf düşmüyor.. bir de çok seviyorum önsöz-sonsöz okumayı :D :D kitapta en çok Lara karakterini sevdim..ve diktatörden çok karısına kıl oldum :/ yani bence erkeği tamamlayan karısıdır/annesidir-burada ebeveynlere benzer eş seçimleri üzerine uzun bir nutuk atmak isterdim ama o kadar bilgim yok :D-.. bu olanların önüne geçebilirdi gibime geliyor.. en fazla o düşüncesiz insandan ayrılırdı..olanlara bu kadar göz yumması, "bana ne yalvaranlar oldu da bir şey yapmadım,martılar için mi çaba harcayacağım" lafları hoşuma gitmedi.. bir de ada sakinlerine de kızdım.. o umursamazlıkları beni öldürdü.. ama sonunda ne oldu ? :D
bir de sanırım çocuk kitabı da var bu eserin.. son ada'nın çocukları gibi bir şeydi adı.. bulursam onu da okurum...
yalnız kitapçıdan alınca çok pahalı onu fark ettim.. zaten kitap 1-2 yıl rafta bekleyip yıpranıyor, niye etiket parası alıyor ki satıcı? biraz indirim yapsa iyi olurdu.. belki varlığını bile unuttuğu kitaptan 15 lira alması çok çirkin bir davranış.. insan %10 iskonto düşer bari de bu kadar konuşturmaz beni :/
sonuç olarak ne yapıyoruz? okumayan arkadaşlarımız kitabı tercihen legal yollardan elde edip okuyor; okuyan arkadaşlarımız da paşa gönülleri isterse yorum bırakıyor ki onların da düşüncelerini öğreneyim,öğrenelim :)
bu arada kitaba puanım on üzerinde on.. :) 
sağlıkla&kitapla kalın!
_dr.coffee'den sevgilerle :)
not:filmi var mıydı bu kitabın??
not2: bazılarımız kamerası olmadığı ve/veya 2 mp flu çektiği için fotoları idefix'ten alıyor olabilir..
anlayışla karşılamanızı umut ediyorum :)

4 Ocak 2015 Pazar

kör baykuş-sadık hidayet

kitabı kimin blogunda yada hangi sitede yorumlanmış,arada adı geçivermiş olarak gördüm hatırlamıyorum ama iyi ki görmüşüm..
şimdi şunu baştan söylemeliyim ki yine melankolik bir kitapla karşınızdayım :) 
ciddi anlamda iç karartıcı bir kitap.. yani kahramanın dünyasına öyle bir giriyorsunuz ki.. aman Allah'ım..adam ateist Allah'ım diye haykırarak yazarın mezarında takla attırdım sanırım :D 
kitaba geçen sene başladım ama anca 2'sinde bitti :D -hep bu espriyi yapacak bir yer aramıştım :D :D-
neyse ne diyordum?..  kitap çok karamsar..ben böyle eserleri sevdiğim için çok beğendim.. 
bir de yazar hep tek tipleme üzerinde durmuş.. yani, aynı kadın ve adam modeli var.. adam olan kahramanımız, kadın olan da karısı.. 
kahramanımız -ismi yok- buhranlı bir hastalığın pençesine düşüyor,düşerken sizi de yanına katıyor..
arada kendini tekrar ediyor ama bilerek konulduğu gayet belli.. rahatsız etmiyor..siz biliyorsunuz ki bütün problem kahramanın kafasında,gönlünde..aslında tekrarlayan yazar değil kahraman diyerek şizofrenik bir yorumda bulunacağım ama anladınız ne demek istediğimi :)


kitap kısa.. romandan çok uzun hikaye tadında.. yazarın kalemi bağlayıcı..sürüklenip gidiyorsunuz adamın dertleri arasında.. yani burada birini söylesem geri kalanın okumanız gerekmeyecek o yüzden minimal düzeyde spoiler ile kapatmak istiyorum yazımı :D kitabı beğendim baya.. tamam yazarın/kahramanın  düşünceleriyle yer yer uyuşmasak da bazen ihtiyacımız olan karşı tarafın fikri değil midir?? "ben bunu savunuyorum ama neden karşı çıkanlar var? onlar ne düşünüyor?" bazen de bunun için okumalıyız.. sürekli kendimizi destekleyen kitaplar okuyarak düşüncelerimize destek olmamamız, bazen onları inciterek daha sağlamlaştırmalıyız...
kitabın çevirisini behçet necatigil yapmış.. başında kitap hakkında onun düşünceleri var.. sonuna da yazarın yakın arkadaşı bozorg alevi'nin hem yazarın hayatı hem de kitap hakkındaki düşünceleri yer alıyor.. eh onların sözleri dururken bana pek konuşmak düşmüyor..


kitaba puanım 10..çünkü çok beğendim..kapağı da güzel :) 
siz de melankolik kahramanları seviyorsanız bu kitap tam sizlik hem de çok ucuz..kütüphanelerde aramaya gerek yok yani :D :D
kitabın ilk cümlesi her şeyi özetliyor: yazarı,kahramanı,hikayeyi..
"yaralar vardır hayatta,ruhu cüzzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkla yiyen kemiren yaralar."
sağlıkla ve kitapla kalın!
_dr.coffee'den sevgilerle