döküntüler'de kitabı okuduğumdan bahsetmiş ve bitince yorumunu yazmak için sabırsızlandığımı söylemiştim :) işte o kutlu gündeyiz :D biraz demirkıran'dan bahsedeceğim ve daha sonra kitap ile ilgili görüşlerimi yazacağım :)
erdal demirkıran.. birçok insanın bildiği şekliyle dünyanın en akıllı insan.. ilk hangi kitabıyla yazmaya başladı bilemiyorum ama benim için ilk "sadece aptallar 8 saat uyur"u yazdı.. daha sonra yerim seni öss, parayı bulunca alayını maviye boyacağım,ben dünyanın en akıllı insanıyım,kashna felsefesi,dünyanın en akıllı insanı'ndan masallar,sen şimdi gideceksin ya cehennemin dibine git,adam dediğin benim gibi olur kitapları geldi sırasıyla.. kıssadan hisse yazar beni geliştiren.. kolektif bir değişime sebep olan kişidir.. gerek uykum gerek motivem onun ayarlamak istediği gibimsi.. felsefesini biraz kendime yontmuş olabilirim.. sonuç olarak farklı insanlarız ve onun giysisi bana, benim fikrim ona uymayabilir :)
yazarımızın mottosu ise 15 Mart 2030 dünya barış günü.. büyük çalışmalarını, seminerlerini bugüne hazırlık amacıyla barışı hak eden "eşref-i mahlukat"a ulaşmak için yapıyor, yazıyor.. bence..
yani eğer kitabı yorum yaparken objektif olamazsam.. yapacak bir şey yok adam benim kısmi idolüm :D
gelelim kitaba..
bu sene basılan kitabın gelişini sabırsızlıkla bekledim.. geldikten sonra da benim alamadığım sürede insanların kashna kitap'tan imzalı olarak alanları kıskanç gözlerle takip ettim :D en son okuoku alışverişimle beraber kavuştum ona :)
gelir gelmez okumaya başladım..çalışma aralarını onu okuyarak geçirdim..
ama itiraf etmeliyim ki ilk 50 sayfayı geçmek zor oldu biraz :/ çünkü sevgili yazarımız ters psikoloji yapmak amacıyla baya bir eleştiriyor.. çantaya bile karışması sinir bozucuydu sonuç olarak.. çanta olmasa nerede taşıyacağım ben netter'i poşette mi :D
o sayfaları aştıktan sonra kendimin hariç kısma girdiğini fark ederek pek bir mutlu oldum :D güzel bir 100-130sayfa boyunca kafamın içinde yazarla konuşa konuşa kitap ilerledi, ilerledi.. sonra sadece evliler okusun tarzı bir başlığı geldim ve kitabın geri kalanı evli hanımların kocalarını nasıl ellerinde tutacaklarını, neden kaybettiklerini anlatıyordu ki tahmin edersiniz ki benim için çok da çekici olmamakla beraber olması gereken de yazarın anlattığı gibiydi.. ben de ileride evlenince olacakların bir önizlemesini yapmış oldum :)
bir yerde arkadaşı ve kızlarıyla beraber yaptıkları bir dağ gezintisinden bahsediyor.. kızının ileride başkalarına kanmaması düşüncesiyle yaptığı küçücük jestler çok hoştu.. bir an aklımdan beni de kütüğüne alsa ya diye geçmedi değil :D ama babamdan memnun olduğum için vazgeçtim bu düşünceden daha sonra doğal olarak :).. bu sefer kendi baba-kız ilişkimi sorgulamaya başladım.. ımm.. eksiklerimiz var tabisi :S
kitabın diğer kitaplardan farklı olarak rahatsız edecek kadar çok küfür içerdiği de maalesef gözümden kaçmadı :/ mürekkebe küfür yakışmıyor..
arada örnek olarak bazı bilim kadınlarından ve başarılı hanımlardan bahsetmiş.. helen keller,marie curie-ki kendisi 7.sınıf fen dersinden beri rol modelimdir- gibi ama birkaç türk bilim kadını veya güler sabancı gibi işdünyasındaki başarılı hemcinslerimizden bahsetmesini de beklerdim :/ en azından çalışmasını watson&crick'e kaptıran rosalind franklin'den bahsedebilirdi..
her şeye rağmen kitabı beğendim.. bilmiyorum hoşuma gitti.. demirkıran'ın sen her şeyi yapabilirsin tarzındaki dilini seviyorum.. diğer kişisel/kitlesel gelişim kitaplarından daha gerçekçi geliyor açıkçası :)
zaten fark ettim de kitapta sen ben değil modernizm akımına kapılıp dünyanın kendi çevresinde dönmesi gerektiğini sayıklayıp da hiçbir şey yapmayan hanımlara yazılmış bir eleştiri gibi.. tabi düzelmeleri için tavsiyeler de vermiş ama eleştiri kısmı baskın olmuş..
sonuç olarak kitabı beğendim.. ama feministler okumasın :D :D yada okusun belki kadına kendi ayaklarında durmasını tavsiye ettiği için beğenirler :D okuyabilirsiniz.. zaten daha önce en az iki kitabını beğenmişseniz bu kitabını da beğenirsiniz :) son bir şey daha keşke kitap roman-hikaye tarzı yazılsaydı, o tür kitapları daha güzel :)
benim puanım 10 üzerinden 8.. yukarıda belirttiğim birkaç eksiği dışında iyiydi :) yine de hayranı değilseniz kütüphaneden alıp okuyun.. objektifliğini kaybetmiş bir yorumun etkisinde kalarak alıp sonra beğenmezseniz vicdan azabı çekerim :/
sağlıkla ve bol kitapla kalın :)
_dr.coffee'den sevgilerle
dipnot:özel isimlerdeki büyük harfleri katlettiğim için herkesten özür diliyorum.. mevzu bahis erdal demirkıran olmasaydı şimdi yatağım da dinleniyor olacaktım :/